Hikayemiz
Merhaba, biz “Commun”!
(Ya da siz “Komün” diyebilirsiniz.)
Hikayelerimizdir bizi hayatın ipine dizen, iki ucu hep birleştiren…
Herkesin, her olayın ardında bir hikâye yatar. Bizim Commun’ün hikayesi de aslında kahve evlerine ve kahveye yüzyıllardır yüklenen anlamın ardından birleşti fikir iplerimize.



Bilirsiniz ki, kahvehane ve günümüzde kafe kültürü özünde insanları bir mekâna ve hatta bazen de nadir de olsa bir karara toplayabilen yerlerdendir. Aynı zamanda birçok farklı aktiviteyi yapabildiğimiz ortak mekanlardır. Örneğin sosyalleşmeye, bireyselleşmeye, çalışmaya ve yemeye aynı anda gelen birden çok insanın ortak noktası olabilir kafeler…
Biz de yüzlercemizin hikayesini aynı anda soluyabilen kafelerin bu birleştirici ruhunu, kafe denince akla gelen bir dünya şehri Paris’in günün her saati sokağa ve hayata şahit olan kafelerini uç uca bağlayarak belki birçoğunuzun bildiği Paris Komünü’nün anısına dokundurmak istedik :) Ve bir commun olalım dedik!


1789’da Fransız İhtilali’nden sonra III. Napolyon Eugéne Haussmann’ı yenileme planlarını gerçekleştirmesi ve şehri daha sağlıklı ve ferah hale getirmesi adına Paris valiliğine atar. Yaklaşık on yedi yıl boyunca valilik yapan Haussmann bu süre zarfında olası ayaklanmaları da önlemek adına, şehrin her sokağının tek bir meydana çıktığı bir düzen oluşturur. Paris Komünü de bu noktada devreye girer aslında.
Siyasi menfaatler adına farklı düşünceleri tek bir bulvara zincirlemeyi deneyen bu yeni düzene karşı Paris Komünü ayaklanır ve bu ayaklanma aslında tekdüzeleştirme çabasına karşı atılan bir adımdır.


Yeni bir yorumla, hepimizi ağırlayacak olan bu kafeye ulaşan yolların, farklılıkları da birleştirmesini umarak aynı olanın değil çeşitliliğin getirdiği yaratıcılığın savunucusu olarak birkaç arkadaş bir araya gelerek Commun oluşturalım istedik! İşte Commun’un birleştirici hikayesi bizi buraya kadar getirdi. Yolumuza kattıklarımızla, daha da büyümek dileğiyle…
Birleşmek demişken size bütün dünyadan birçok tadı da hazır bir aradayken sunabilelim istedik ve bunu menümüze yansıtmayı da unutmadık! Tabii ki Fransızların Kruvasanı, İtalyanların Espresso’su, Portekizlilerin Pastel de Nata’sı, İspanyolların Churros’u, Japonların meşhur pankeki ve Osmanlı’dan bugüne Türk kahvemiz!

Birlikte olsun, afiyetle!